Mai ve Siyah Özet
Kitabın baş kahramanı
Ahmet Cemil mektebe başlarken babası bir ev almıştır. Ahmet Cemil sübyan
mektebinde eğitim gördükten sonra askeri rüştiyede eğitim hayatına devam
etmiştir. Ahmet Cemil askeri rüştiyede başçavuş olmuştur. Bundan hep gururla
bahsetmiş ve övünmüştür. Askeri rüştiyeden sonra Mekteb-i Mülkiye’ye
başlamıştır. Bu okulda Hüseyin Nazmi ile sıkı bir dost olmuştur. Ahmet Cemil ve
Hüseyin Nazmi beraber bir sürü kitap okumaya başlamışlar ve kendilerini
geliştirmişlerdir. Ahmet Cemil ve arkadaşı edebiyat sınıfına geçtikten sonra
şiir türüne merak salmışlardır. Bu iki arkadaş birçok kitap okuduktan sonra
artık kitap okumaktan bıkarlar. Ancak bir gün karşılaştıkları bir Fransızca
şiir kitabını alıp çevirerek okumaya çalışırlar. Ahmet Cemil kitabı okuduktan
sonra yoğun duygular hissedip bunu yazıya geçiremediğini arkadaşına itiraf
eder. Bu olaydan sonra iki arkadaş kitap okuma alışkanlığını tekrar kazanırlar.
Ahmet Cemil’in babası bir dava vekiliydi. Çok kültürlü ve efendi bir insandı.
Zaman zaman Ahmet Cemil’e mesneviler okur ve ona ilimler verirdi. Ahmet Cemil
okuluna devam ettiği sırada henüz 19 yaşındayken babası vefat eder. Babasını
kaybettikten sonra iyice hayata küsmüş ve bir şeyden tat alamaz olmuştu. Ancak
Ahmet Cemil’in annesi Sabiha Hanım oğluna maddi sıkıntıların başlayacağını
söyler ve okulunun ne zaman biteceğini sorar. Bu sözler Ahmet Cemil’i kendine
getirir ve sorumluluklarının farkına varmasını sağlar. Bu durumları Hüseyin
Nazmi’ye anlatan Ahmet Cemil’e arkadaşı okulu bırakmadan da çalışabileceğini
söyler. Ona çevirmenlik işini öneren arkadaşının bu fikrini beğenir.
Ahmet Cemil hemen bir eser çevirerek işe başlamak istemiştir ancak henüz bir sayfa çevirmiş olmasına rağmen çok zaman geçmiş ve yorulmuştur. Bu olaydan sonra cesareti kırılmış olsa da bir kitapçıya girer ve eser çevirmek istediğini söyler. Kitapçı ona Kitap Hırsızı adlı eseri verip çevirmesini söylemiştir. Ahmet Cemil bu çevirisinde başarılı olmuştur, 18 bölümünü çevirip kitapçıya götürmüştür. Ancak parasını almayacağını, kitabın önce basılması ve satılması gerektiğini öğrendiğinde bu işin ona göre olmadığını ve çok meşakkatli bir iş olduğunu anlamıştır. Çünkü bu işten düzenli para alamayacağını ve çok yıpranacağını bu olaydan sonra anlamıştır. Ahmet Cemil daha sonra dergiler içim makaleler çevirmeye başlamıştır. Ancak bu işten de parasını zamanında alamamıştır. Ahmet Cemil’e bir gün Faiz Efendi isimli bir kitapçı Mir’at-ı Şuun için bir hikaye lazım olduğunu ve oraya gidip şansını denemesini söyler. Ahmet Cemil bu gazetenin matbaasına giderek imtiyaz sahibi Hüseyin Baha ve başyazar Ali Şekip ile tanışır. Daha sonrasında bu gazeteye tercümeler yazmaya başlamıştır. Ahmet Cemil bu matbaada çalışmaya başladıktan sonra artık matbaa açmayı ve başında durmayı daha çok istemeye başlamıştı. Bir gün Ali Şekip, Ahmet Cemil’e bir hocalık işi olduğunu söyler. Ahmet Cemil’in evi geçindirmek için çok paraya ihtiyacı olduğundan bu teklifi kabul eder. Ancak hocalığın sandığı kadar kolay olmadığını ilk dersinde anlar ve iyi bir ders veremez.
Ahmet Cemil son sınavını da verip diplomasını aldıktan sonra matbaada yaptığı iş değişir. Osman Tayyar adlı bir çalışan kovulur ve yerine Ahmet Cemil getirilir. Mir’at-ı Şuun on birinci senesi için bir ziyafet düzenlenir. Bu matbaada çalışan bir diğer çalışan olan Raci ve birkaç kişi Hüseyin Nazmi’yi eleştirir. Ancak Ahmet Cemil bu konuşmalara sessiz kaldıktan sonra arkadaşını savunur ve şiirdeki kullanılan dil hakkında kendi düşüncelerini söyler. Raci’yi matbaada kimse sevmezdi. Raci matbaadaki diğer yazarlar gibi güzel yazılar yazamaz ve kimseyle de geçinemezdi. Hep işlerden kaçamaya çalışırdı. Bir diğer çalışan olan Saip de her şeyi dinleyen ve matbaada en çok çalışan insandır. Ancak Ahmet Cemil, Saip’ten de pek haz etmezdi. Ziyafetin ertesi gün Raci’nin yine eve gitmediği öğrenilir. Raci’nin karısı yine oğlunu alıp matbaaya gelmiştir. Raci’nin karısı kocasından gördüğü kötülükleri ve dayak yediğini Ahmet Şevki ile Ahmet Cemil’e anlatır. En çok çocuğu Nedim’in haline üzüldüğünü onun eğitim bile göremediğini onlara söyler. Bu duruma üzülen Ahmet Şevki de Nedim’in matbaaya gelip burada bir şeyler öğrenebileceğini söyler. Hüseyin Nazmi o gün Ahmet Cemil’e haber göndererek kendisine Gencine-i Edeb’ten müsveddeler alarak gelmesini ve Lamia’ya verdiği sözü de getirmesini söyler. Ancak Ahmet Cemil bir türlü Lamia’ya verdiği sözü hatırlayamaz. Bu sırada Sait ve Saip matbaada dün gece Raci’nin bir kadının yanında sızdığını anlatır. Bunu öğrenen Ahmet Şevki, Ahmet Cemil’e bu akşam Raci’nin geceleri gittiği mekana uğramalarını söylemiştir. Ancak Ahmet Cemil, Hüseyin Nazmi’nin yanına gideceği için bu planı yarına ertelemiştir. Ahmet Cemil matbaadan çıkıp Hüseyin Nazmi’nin yanına gelmiş Lamia’ya da verdiği sözü hatırlamadığını söylemiştir ve arkadaşı müsveddeleri ayırmaya başlamışlardır. Hüseyin Nazmi bu sırada Ahmet Cemil hakkında ağır eleştiriler bulunan bir yazı bulur. Ahmet Cemil bu yazının Raci’ye ait olduğunu anlar. Ahmet Cemil bu duruma çok sinirlenmiştir. Bu olaydan sonra da eserini yazdığında çok eleştiri alacağını düşünmeye başlar çünkü eseri alışılmışın dışında bir eserdir. Bu yüzden Ahmet Cemil karamsarlığa düşer. O gece Ahmet Cemil, Lamia’ya verdiği sözü hatırlar. Verdiği söz ise ders verdiği Muzaffer Efendi’de gördüğü zar şeklinde bir tablodur. Ertesi gün Ahmet Cemil ve Ahmet Şevki, Raci’nin geceleri gittiği yere gitmek için Beyoğlu’na gelir. Raci’yi yolda görürler ve erkenden onun mekanına gidip beklerler. Raci mekana geç gelir ve beğendiği Alman şarkıcı sahneye çıkınca onu hayranlıkla izler. Daha sonra kulise gidip sevdiği bu kadınla konuşmak ister ancak kadın Raci’ye hiç yüz vermez. Onu takip eden arkadaşları Ahmet Şevki ve Ahmet Cemil de bu duruma tanıklık ederler. Raci arkadaşlarını görüp yanına gelir ancak iki arkadaş sohbeti istedikleri yere getiremezler ve mekandan ayrılırlar. Ahmet Cemil eserini yazmak konusunda daha çok düşünmeye başlamış ve bunun için de uğraşmaya başlamıştır. Ahmet Şevki, Ahmet Cemil’e matbaanın müdürü olan Tevfik Bey’in oğlu Vehbi’nin evlenmek istediğini ve Ahmet Cemil’in kardeşi İkbal’in de bu evliliğe uygun olduğunu söyler. Ahmet Cemil herhangi bir birikiminin olmadığını söyler ancak Ahmet Şevki bunun sorun olmayacağını bildirir. Vehbi, İkbal’e görücü olarak gelir ve beğenir. Tüm düğün işleri hemen on beş gün içinde halledilir. Bunları görmek istemeyen Ahmet Cemil bir hafta Hüseyin Nazmi’de kalır. Evine döndüğünde evinin eski neşesini bulamaz ve her akşam ders vermeye gider, eve az gitmeye başlar. Sabiha Hanım oğluna, İkbal’i ağlarken gördüğünü söyler Ahmet Cemil kardeşine bazı sabahlar yanına uğramasını tembih eder. Ahmet Cemil matbaada Tevfik Efendi’nin genç bir kızla evlendiğini öğrenir. Bu yüzden oğlunu hemen evlendirdiğini düşünür. Ahmet Cemil şiirlerini düzeltip küçük bir defter haline getirir. Ahmet Cemil o gün Lamia ile karşılaşır ve onun büyüdüğünü fark eder. Ona karşı sevgi duyduğunu artık iyice anlamaya başlar. Bir gece Vehbi Bey’e babasına inme indiği haberi gelir ve Vehbi babasının yanına gider. Bunu fırsat bilen İkbal, kocasının düşüncelerini ailesine söyler. Vehbi’nin babasına bir şey olursa kayınbiraderi ile matbaayı idare etmek istediğini söyler. Ertesi gün henüz babası henüz ölmediği halde Vehbi matbaaya gelerek müdürlük yapmaya başlamıştır. Ahmet Cemil’e de terfi vermiştir. O gün Hüseyin Nazmi matbaaya uğrayıp Ahmet Cemil’e dönüşte kendisini alıp evine götüreceğini söylemiştir. Hüseyin Nazmi ile gezerken Lamia ile karşılaşan Ahmet Cemil artık ona iyice vurulmuştur.
Ahmet Cemil, Lamia ve eseri dışında hiçbir şey düşünemez hale gelir. Artık eserini bitirmeye karar verir. Ahmet Cemil ertesi gün matbaaya geldiğinde Raci’yi içmekten ölmek üzere olmuş bir halde bulur. Raci sevdiği Alman kadın gittiği için bu kadar içmiştir. O gün Ahmet Şevki, Vehbi Bey’in kendisini istemediğini bildiği için dükkan açmaya karar verir. Ahmet Cemil bu duruma engel olamadığı için kendisini sorumlu hisseder. Vehbi Bey kayınbiraderine matbaa hakkında düşündüğü köklü değişiklikleri anlatır. Sadece gazete değil kitap gibi farklı türler de basmak istediğini bunlar için de makine almayı düşündüğünü de ekler. Ancak Ahmet Cemil’in buna katkı yapamayacağını bildiği için de ona serzenişte bulunmuştur. Vehbi, Hüseyin Baha Efendi ile de konuşup onun matbaadan ayrılmasını sağlamıştır. Yazıhaneye de Ahmet Cemil’i getirmek istemiştir. Vehbi, Ahmet Cemil’e Süleymaniye’deki evi ipotek ederek matbaaya makine almayı teklif ederi. Ahmet Cemil uzun uzun düşündükten sonra bu teklifi kabul eder. Matbaa hızla gelişir ve Ahmet Cemil artık eserini bitirmeyi her zamankinden çok ister hale gelmiştir. En sonunda Ahmet Cemil eserini bitirip Hüseyin Nazmi’ye haber verir. Hüseyin Nazmi hemen sekiz kişilik bir organizasyon ayarlar. Ahmet Cemil bu organizasyona Raci’nin de davet edilmesini söylüyor. Ahmet Cemil bu davetlilere şiirini okumuştur ve herkes çok beğenmiştir. Lamia da Ahmet Cemil’i gizli gizli dinlemiştir. Raci ile Ahmet Cemil yalnız kaldığında Raci neden kovulacağını sormuş ve Ahmet Cemil’e suçlayıcı bir gözle bakmıştır. Ertesi sabah Ahmet Cemil defterini bulamamıştır. Biraz aradıktan sonra onu bulmuştur. Ahmet Cemil eve döndüğünde annesi ona İkbal’in hamile olabileceğini söyler. Ahmet Cemil bu duruma pek sevinemez. Odasına çıktıktan sonra eserini tekrar okuyan Ahmet Cemil, Lamia’nın tebrik ederim yazısını görür ve artık iyice cesaret bulur. Bu sırada Vehbi odaya hızlı hızlı ve büyük bir gürültüyle girip çıkmıştır. Ahmet Cemil, Vehbi çıkınca odaya bakmış ve kardeşinin ağladığını görmüştür. İkbal herhangi bir açıklama yapmaz. Sabiha Hanım oğluna Seher ve İkbal’in üzgün olma sebeplerini olaylarla anlatır. Ahmet Cemil kardeşinin üzgün olmasının kendisi yüzünden olduğunu düşünmeye başlar.
Ahmet Cemil bir gün matbaaya geldiğinde herkesin gazeteye bakıp güldüğünü görür. Gazeteye baktığında kendisiyle ilgili bir yazı görür. Geçen gün okuduğu eseri ile kişiliği yerden yere vurulmuştur. Bunu yazan kişi Raci’dir. Bu durumu gören Vehbi gazetenin itibarını sarsacağını düşündüğü için Ahmet Cemil’i işten çıkarır. Ahmet Cemil hem makinaları alamaz hem de makinanın taksitlerini ödeyemez. Bu yüzden annesinin küpesiyle yüzüğünü bozmak zorunda kalır. İkbal, Vehbi’den karnına darbe yer ve çocuğunu düşürür. Yatağa düşen İkbal bir türlü kendini toparlayamaz ve en son ölür. Elinde sadece eseri ve Lamia hayali kalan Ahmet Cemil Lamia’nın başka biriyle evleneceğini öğrenir ve artık iyice hayattan kopma evresine gelir. Yolda denk geldiği Vehbi’ye de bir tokat yapıştırır. Ahmet Cemil eserini de yırtar ve sobada yakar. Hayatta annesinden başka hiçbir şeyi kalmaz. İstanbul’dan gitmeye karar vermiş Ahmet Cemil bir gece annesi ve Seher’le vapura binip İstanbul’dan ayrılır.
Ahmet Cemil hemen bir eser çevirerek işe başlamak istemiştir ancak henüz bir sayfa çevirmiş olmasına rağmen çok zaman geçmiş ve yorulmuştur. Bu olaydan sonra cesareti kırılmış olsa da bir kitapçıya girer ve eser çevirmek istediğini söyler. Kitapçı ona Kitap Hırsızı adlı eseri verip çevirmesini söylemiştir. Ahmet Cemil bu çevirisinde başarılı olmuştur, 18 bölümünü çevirip kitapçıya götürmüştür. Ancak parasını almayacağını, kitabın önce basılması ve satılması gerektiğini öğrendiğinde bu işin ona göre olmadığını ve çok meşakkatli bir iş olduğunu anlamıştır. Çünkü bu işten düzenli para alamayacağını ve çok yıpranacağını bu olaydan sonra anlamıştır. Ahmet Cemil daha sonra dergiler içim makaleler çevirmeye başlamıştır. Ancak bu işten de parasını zamanında alamamıştır. Ahmet Cemil’e bir gün Faiz Efendi isimli bir kitapçı Mir’at-ı Şuun için bir hikaye lazım olduğunu ve oraya gidip şansını denemesini söyler. Ahmet Cemil bu gazetenin matbaasına giderek imtiyaz sahibi Hüseyin Baha ve başyazar Ali Şekip ile tanışır. Daha sonrasında bu gazeteye tercümeler yazmaya başlamıştır. Ahmet Cemil bu matbaada çalışmaya başladıktan sonra artık matbaa açmayı ve başında durmayı daha çok istemeye başlamıştı. Bir gün Ali Şekip, Ahmet Cemil’e bir hocalık işi olduğunu söyler. Ahmet Cemil’in evi geçindirmek için çok paraya ihtiyacı olduğundan bu teklifi kabul eder. Ancak hocalığın sandığı kadar kolay olmadığını ilk dersinde anlar ve iyi bir ders veremez.
Ahmet Cemil son sınavını da verip diplomasını aldıktan sonra matbaada yaptığı iş değişir. Osman Tayyar adlı bir çalışan kovulur ve yerine Ahmet Cemil getirilir. Mir’at-ı Şuun on birinci senesi için bir ziyafet düzenlenir. Bu matbaada çalışan bir diğer çalışan olan Raci ve birkaç kişi Hüseyin Nazmi’yi eleştirir. Ancak Ahmet Cemil bu konuşmalara sessiz kaldıktan sonra arkadaşını savunur ve şiirdeki kullanılan dil hakkında kendi düşüncelerini söyler. Raci’yi matbaada kimse sevmezdi. Raci matbaadaki diğer yazarlar gibi güzel yazılar yazamaz ve kimseyle de geçinemezdi. Hep işlerden kaçamaya çalışırdı. Bir diğer çalışan olan Saip de her şeyi dinleyen ve matbaada en çok çalışan insandır. Ancak Ahmet Cemil, Saip’ten de pek haz etmezdi. Ziyafetin ertesi gün Raci’nin yine eve gitmediği öğrenilir. Raci’nin karısı yine oğlunu alıp matbaaya gelmiştir. Raci’nin karısı kocasından gördüğü kötülükleri ve dayak yediğini Ahmet Şevki ile Ahmet Cemil’e anlatır. En çok çocuğu Nedim’in haline üzüldüğünü onun eğitim bile göremediğini onlara söyler. Bu duruma üzülen Ahmet Şevki de Nedim’in matbaaya gelip burada bir şeyler öğrenebileceğini söyler. Hüseyin Nazmi o gün Ahmet Cemil’e haber göndererek kendisine Gencine-i Edeb’ten müsveddeler alarak gelmesini ve Lamia’ya verdiği sözü de getirmesini söyler. Ancak Ahmet Cemil bir türlü Lamia’ya verdiği sözü hatırlayamaz. Bu sırada Sait ve Saip matbaada dün gece Raci’nin bir kadının yanında sızdığını anlatır. Bunu öğrenen Ahmet Şevki, Ahmet Cemil’e bu akşam Raci’nin geceleri gittiği mekana uğramalarını söylemiştir. Ancak Ahmet Cemil, Hüseyin Nazmi’nin yanına gideceği için bu planı yarına ertelemiştir. Ahmet Cemil matbaadan çıkıp Hüseyin Nazmi’nin yanına gelmiş Lamia’ya da verdiği sözü hatırlamadığını söylemiştir ve arkadaşı müsveddeleri ayırmaya başlamışlardır. Hüseyin Nazmi bu sırada Ahmet Cemil hakkında ağır eleştiriler bulunan bir yazı bulur. Ahmet Cemil bu yazının Raci’ye ait olduğunu anlar. Ahmet Cemil bu duruma çok sinirlenmiştir. Bu olaydan sonra da eserini yazdığında çok eleştiri alacağını düşünmeye başlar çünkü eseri alışılmışın dışında bir eserdir. Bu yüzden Ahmet Cemil karamsarlığa düşer. O gece Ahmet Cemil, Lamia’ya verdiği sözü hatırlar. Verdiği söz ise ders verdiği Muzaffer Efendi’de gördüğü zar şeklinde bir tablodur. Ertesi gün Ahmet Cemil ve Ahmet Şevki, Raci’nin geceleri gittiği yere gitmek için Beyoğlu’na gelir. Raci’yi yolda görürler ve erkenden onun mekanına gidip beklerler. Raci mekana geç gelir ve beğendiği Alman şarkıcı sahneye çıkınca onu hayranlıkla izler. Daha sonra kulise gidip sevdiği bu kadınla konuşmak ister ancak kadın Raci’ye hiç yüz vermez. Onu takip eden arkadaşları Ahmet Şevki ve Ahmet Cemil de bu duruma tanıklık ederler. Raci arkadaşlarını görüp yanına gelir ancak iki arkadaş sohbeti istedikleri yere getiremezler ve mekandan ayrılırlar. Ahmet Cemil eserini yazmak konusunda daha çok düşünmeye başlamış ve bunun için de uğraşmaya başlamıştır. Ahmet Şevki, Ahmet Cemil’e matbaanın müdürü olan Tevfik Bey’in oğlu Vehbi’nin evlenmek istediğini ve Ahmet Cemil’in kardeşi İkbal’in de bu evliliğe uygun olduğunu söyler. Ahmet Cemil herhangi bir birikiminin olmadığını söyler ancak Ahmet Şevki bunun sorun olmayacağını bildirir. Vehbi, İkbal’e görücü olarak gelir ve beğenir. Tüm düğün işleri hemen on beş gün içinde halledilir. Bunları görmek istemeyen Ahmet Cemil bir hafta Hüseyin Nazmi’de kalır. Evine döndüğünde evinin eski neşesini bulamaz ve her akşam ders vermeye gider, eve az gitmeye başlar. Sabiha Hanım oğluna, İkbal’i ağlarken gördüğünü söyler Ahmet Cemil kardeşine bazı sabahlar yanına uğramasını tembih eder. Ahmet Cemil matbaada Tevfik Efendi’nin genç bir kızla evlendiğini öğrenir. Bu yüzden oğlunu hemen evlendirdiğini düşünür. Ahmet Cemil şiirlerini düzeltip küçük bir defter haline getirir. Ahmet Cemil o gün Lamia ile karşılaşır ve onun büyüdüğünü fark eder. Ona karşı sevgi duyduğunu artık iyice anlamaya başlar. Bir gece Vehbi Bey’e babasına inme indiği haberi gelir ve Vehbi babasının yanına gider. Bunu fırsat bilen İkbal, kocasının düşüncelerini ailesine söyler. Vehbi’nin babasına bir şey olursa kayınbiraderi ile matbaayı idare etmek istediğini söyler. Ertesi gün henüz babası henüz ölmediği halde Vehbi matbaaya gelerek müdürlük yapmaya başlamıştır. Ahmet Cemil’e de terfi vermiştir. O gün Hüseyin Nazmi matbaaya uğrayıp Ahmet Cemil’e dönüşte kendisini alıp evine götüreceğini söylemiştir. Hüseyin Nazmi ile gezerken Lamia ile karşılaşan Ahmet Cemil artık ona iyice vurulmuştur.
Ahmet Cemil, Lamia ve eseri dışında hiçbir şey düşünemez hale gelir. Artık eserini bitirmeye karar verir. Ahmet Cemil ertesi gün matbaaya geldiğinde Raci’yi içmekten ölmek üzere olmuş bir halde bulur. Raci sevdiği Alman kadın gittiği için bu kadar içmiştir. O gün Ahmet Şevki, Vehbi Bey’in kendisini istemediğini bildiği için dükkan açmaya karar verir. Ahmet Cemil bu duruma engel olamadığı için kendisini sorumlu hisseder. Vehbi Bey kayınbiraderine matbaa hakkında düşündüğü köklü değişiklikleri anlatır. Sadece gazete değil kitap gibi farklı türler de basmak istediğini bunlar için de makine almayı düşündüğünü de ekler. Ancak Ahmet Cemil’in buna katkı yapamayacağını bildiği için de ona serzenişte bulunmuştur. Vehbi, Hüseyin Baha Efendi ile de konuşup onun matbaadan ayrılmasını sağlamıştır. Yazıhaneye de Ahmet Cemil’i getirmek istemiştir. Vehbi, Ahmet Cemil’e Süleymaniye’deki evi ipotek ederek matbaaya makine almayı teklif ederi. Ahmet Cemil uzun uzun düşündükten sonra bu teklifi kabul eder. Matbaa hızla gelişir ve Ahmet Cemil artık eserini bitirmeyi her zamankinden çok ister hale gelmiştir. En sonunda Ahmet Cemil eserini bitirip Hüseyin Nazmi’ye haber verir. Hüseyin Nazmi hemen sekiz kişilik bir organizasyon ayarlar. Ahmet Cemil bu organizasyona Raci’nin de davet edilmesini söylüyor. Ahmet Cemil bu davetlilere şiirini okumuştur ve herkes çok beğenmiştir. Lamia da Ahmet Cemil’i gizli gizli dinlemiştir. Raci ile Ahmet Cemil yalnız kaldığında Raci neden kovulacağını sormuş ve Ahmet Cemil’e suçlayıcı bir gözle bakmıştır. Ertesi sabah Ahmet Cemil defterini bulamamıştır. Biraz aradıktan sonra onu bulmuştur. Ahmet Cemil eve döndüğünde annesi ona İkbal’in hamile olabileceğini söyler. Ahmet Cemil bu duruma pek sevinemez. Odasına çıktıktan sonra eserini tekrar okuyan Ahmet Cemil, Lamia’nın tebrik ederim yazısını görür ve artık iyice cesaret bulur. Bu sırada Vehbi odaya hızlı hızlı ve büyük bir gürültüyle girip çıkmıştır. Ahmet Cemil, Vehbi çıkınca odaya bakmış ve kardeşinin ağladığını görmüştür. İkbal herhangi bir açıklama yapmaz. Sabiha Hanım oğluna Seher ve İkbal’in üzgün olma sebeplerini olaylarla anlatır. Ahmet Cemil kardeşinin üzgün olmasının kendisi yüzünden olduğunu düşünmeye başlar.
Ahmet Cemil bir gün matbaaya geldiğinde herkesin gazeteye bakıp güldüğünü görür. Gazeteye baktığında kendisiyle ilgili bir yazı görür. Geçen gün okuduğu eseri ile kişiliği yerden yere vurulmuştur. Bunu yazan kişi Raci’dir. Bu durumu gören Vehbi gazetenin itibarını sarsacağını düşündüğü için Ahmet Cemil’i işten çıkarır. Ahmet Cemil hem makinaları alamaz hem de makinanın taksitlerini ödeyemez. Bu yüzden annesinin küpesiyle yüzüğünü bozmak zorunda kalır. İkbal, Vehbi’den karnına darbe yer ve çocuğunu düşürür. Yatağa düşen İkbal bir türlü kendini toparlayamaz ve en son ölür. Elinde sadece eseri ve Lamia hayali kalan Ahmet Cemil Lamia’nın başka biriyle evleneceğini öğrenir ve artık iyice hayattan kopma evresine gelir. Yolda denk geldiği Vehbi’ye de bir tokat yapıştırır. Ahmet Cemil eserini de yırtar ve sobada yakar. Hayatta annesinden başka hiçbir şeyi kalmaz. İstanbul’dan gitmeye karar vermiş Ahmet Cemil bir gece annesi ve Seher’le vapura binip İstanbul’dan ayrılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder